Bilal Saygılı, İZSU ihalelerini rakamlarla eleştirdi: “Belediye kaynakları israf edildi”
AK Parti Danışma meclisinden sonra İl Başkanı Bilal Saygılı ile toplantıyı takip eden bir gurup gazeteci olarak sohbet ettik ve kendisine İzmir gündemi ile ilgili merak edilenleri sorduk.

AK Parti Danışma meclisinden sonra İl Başkanı Bilal Saygılı ile toplantıyı takip eden bir gurup gazeteci olarak sohbet ettik ve kendisine İzmir gündemi ile ilgili merak edilenleri sorduk. İl başkanı Saygılı’nın Açık yüreklilikle ve samimiyetle verdiği cevaplar yine gündem oluşturacak nitelikle.
İşte o sorular ve cevaplar!
1-Bilal Bey, Belediye Başkanı Cemil Tugay’ı en çok eleştirenlerden birisiniz. Ancak Belediye Başkanının Merkezi hükümet ile ilgili talepleri için bakanlarla randevu alan da sizsiniz. Bu durum bir çelişki yaratmıyor mu?
2024 Yılında yapılan yerel seçimler sonrasında üyesi olmaktan gurur duyduğumuz Ak Partinin İdeal ve Prensipleri doğrultusunda gerek şahsım, gerek teşkilat üyelerim ve değerli Milletvekilleri İzmir’e ve İzmirliye hizmette partizanlıktan uzak bir anlayış ile davrandığımız tüm kamuoyunca bilinmektedir. Bu anlayış doğrultusunda İzmir Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğunda bulunan ve her geçen gün büyüyerek İzmir’in kangrene dönen sorunları karşısında yardımcı olmak için elimizden gelen gayreti gösterdiğimiz; bu amaçla hem Bakanlarımız hem de Bakanlık bürokrasisi nezdinde girişimlerde bulunduğumuz da tüm İzmirliler tarafından bilenmektedir.
İzmir halkına hizmet söz konusu olduğunda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Cemil Tugay’ın gösterdiği diyalog yaklaşımına bizim de aynı şekilde olumlu yaklaşmamız son derece doğaldır. Ancak İzmir Halkına hizmet için gösterdiğimiz mutedil yaklaşım İzmir Halkının kaynaklarının kötü kullanılması, yatırımların yanlış yönlendirilmesi ve Belediye kaynaklarının israf edilmesi konularında uyarılarda bulanmayacağımız, yanlışları dile getirmeyeceğimiz anlamına gelmemektedir. Çünkü Beytülmal yani İzmir Halkının parası kırmızı çizgimizdir.

2- Bilal Başkanım, geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında ve gazetelerde yer alan İZSU körfez temizliği ile ilgili açıklamalarınız gündem oldu. Ancak konunun özü tam anlaşılamadı?
Evet katıldığım televizyon programında dile getirdiğim konu; Büyükşehir Belediyesine bağlı İZSU tarafından körfez temizliği çalışmaları esnasında yapılan harcamaların 1 milyar lira daha ucuza yapılabileceği, dolayısıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi kaynaklarının israf edilmemesi, kamu kaynağının etkin ve verimli kullanılması hususunda Başta Belediye Başkanı Cemil Tugay olmak üzere üst yöneticilerin dikkatini çekmek amacıyla yaptığımız uyarılardı. Ancak bu uyarılarım dikkate alınmak yerine, konunun özünden uzak açıklamalar yapılmıştır. Konunun özü çok basittir; İZSU’nun körfez temizliği için harcadığı para İzmir Halkının kullandığı ‘‘su satış’’ bedelinden elde edilmektedir. İzmir Halkına pahalı su satarak elde edilen paranın israf edilmesinin önüne geçilmesidir. Bu israfa kimler neden ve nasıl sebep olmuştur araştırılması ve kusuru olanlar hakkında idari ve hukuki yaptırım uygulanmasıdır. Ancak maalesef Belediye Yönetimi adına yapılan açıklamalar konunun özü dışında her şeyi içermekte olup gerçekleri de çarpıtmaktadır.

3-Sayın Başkan konuyu biraz daha açabilir misiniz?
Konuyu tüm detayları ile anlatmak daha iyi olur kanaatindeyim. İZSU, körfez temizliği çalışmaları kapsamında; 15.11.2024 tarih ve 2024/1543366 İhale Kayıt numarası ile (4734 Sayılı Kamu İhale kanununun 21-B maddesi) pazarlık usulü ihale yapmış, İzmirli bir firma ile 28.11.2024 tarihinde 366.100.000 TL bedelli sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmenin konusu 700.000 m³ dip çamurunun taranması ve Bakanlığın uygun görüş verdiği 32 deniz mili uzaklıktaki boşaltım alanına deşarj edilmesi işidir. Bu ihaleye göre, taranıp döküm alanına deşarj edilecek çamurun idareye m³ maliyeti 523 TL/m³ şeklindedir. Bu ihalede İZSU bürokratlarının ihaleye esas teşkil eden yaklaşık maliyet hesabı m³ başına 550,21 lira, 700.000 m³ çamurun toplamı için ise 385.147.000 lira bedel olarak hesaplanmıştır. Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığına bağlı Deniz Dibi Tarama Baş Mühendisliği 2024 yılı 1 m³ çamur tarama ve 32 mil ilerideki döküm alanına deşarj birim fiyatı ise 476 liradır. Gemilerin Bakanlıktan kiralanması durumunda toplam maliyet 333.200.000 liradır.
İZSU, bu ihaleden yaklaşık 5 ay sonra, 11.04.2025 tarih ve 2025/267970 İhale Kayıt numarası ile (4734 Sayılı Kamu İhale kanunu 19. maddesi)açık usul ihale yapmış, İhaleye katılan ve tek geçerli teklifi veren Firma ve İZSU arasında 18.06.2025 tarihinde 2.147.940.000.- TL bedelli sözleşme imzalanmıştır. Sözleşme konusu 1.800.000 m³dip çamurunun taranması ve Bakanlığın uygun görüş verdiği 32 deniz mili uzaklıktaki boşaltım alanına deşarj edilmesi işidir. Bu ihaleye göre, taranıp döküm alanına deşarj edilecek çamurun idareye maliyeti 1.193,3 TL/ m³ şeklindedir. Bu ihalede İZSU bürokratlarının ihaleye esas teşkil eden yaklaşık maliyet hesabı m³ başına 1204,23 lira, 1.800.000 m³ çamurun toplamı için ise 2.167.614.000 lira bedel olarak hesaplanmıştır. Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığına bağlı Deniz Dibi Tarama Baş Mühendisliği 2025 yılı 1 m³ çamur tarama ve 32 mil ilerideki döküm alanına deşarj birim fiyatı ise 680 liradır. Gemilerin Bakanlıktan kiralanması durumunda toplam maliyet 1.224.000.000 liradır.
Bunu hazırlanan tabloda daha net olarak görebilirsiniz.

Her şeyden önce bilinmesi gerekli olan konu ihaleleri alan şirketler kullanacakları gemileri Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından kiralamışlardır. Yani İhaleyi alan şirketler Bakanlığa ait gemileri kiralayarak İzmir körfezini temizlemektedirler. İzmirlinin her ay ödediği su paraları bu şirketlere aktarılmıştır. Tüm İzmirli hemşerilerimin hakkını korumak adına yaptığımız araştırmalar sonucu İZSU ya da Belediyenin başka bir biriminden Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından körfez dip taraması ve deşarjı konusunda gemi talebinde bulunulduğuna ya da yaklaşık maliyet istendiğine dair herhangi bir yazı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Kamu alımlarında yıllardır uygulamalardan elde edilen tecrübeler gereği, pazarlık usulü verilen işler her zaman piyasa rayiçlerinin üzerinde bedellere mal olmaktadır. Açık ihale yapılmasının sebebi, yeterli rekabet ortamının oluşmasını sağlayarak, fiyatların idare lehine daha uygun hale gelmesini sağlamaktır.
11.04.2025 tarihinde yapılan açık ihalede 11 şirket ihale şartnamelerini indirmiş 3 firma ihale şartnamesine itirazda bulunmuştur. İhale şartnamesine ‘’Dip Tarama Belgesi’’ zorunluluğu konulması nedeni ile ihaleye sadece 2 firma teklif vermiş ancak istenen belgeyi getiren tek firmanın teklifi geçerli sayılmıştır. İhalede geçerli sayılmayan ikinci teklif 1 milyar 300 milyon liradır. Geçerli sayılan tekliften 848 milyon lira daha düşüktür.

Şimdi tüm İzmirli hemşerilerim adına soruyorum;
- Daha önce defalarca Bakanlık ile protokol yapılarak dip tarama işlemi yapılmış olmasına rağmen İZSU neden şimdi 1 milyar lira ucuza mal olacak Bakanlıktan gemi tedarik etme seçeneğini kullanmamıştır?
- İZSU yaklaşık maliyet hesaplarken neden bakanlıktan fiyat sormamıştır?
- 2024 yılı Kasım ayında yapılan pazarlık usulü(21-B) ihalesinde İZSU Bürokratları 550,21 lira/m3 yaklaşık maliyet hesaplarken sadece 5 ay sonra 2025 Nisan ayında yapılan açık ihalede 1204,23 lira/m3 yaklaşık maliyet hesaplamışlardır. Oysaki ne Dünyada ne de Türkiye’de maliyetleri 5 ayda %115 arttıracak olağan üstü bir hal yaşanmamıştır.
- İhaleye katılan şirketlerden kendi gemisi ile çalışma şartı istenmediğine ve firmalar gemileri Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından kiraladığına göre neden ihalede rekabeti engelleyen bir belge talebinde bulunulmuştur? Bu belgenin talebi ihalede rekabetin engellenmesi ve 848 milyon lira kamu zararı yaratılması anlamına gelmez mi?
- Eğer illa belge konusunda ısrarcı iseniz İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’ne bu belge alınarak neden gemileri Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığından doğrudan kiralama yoluna gitmemiştir?
- İZSU tarafından gereksiz yere harcanan Milyarlarca lirayı finanse etmek için yeniden suya zam yapacak mısınız? İhmallerin, kötü yönetimin bedelini İzmirlinin kullandığı suyun faturasına mı ilave edeceksiniz?
İZSU ile Bakanlık arasında 2011 yıllarında gerçekleştirilen protokol çerçevesinde, 2014 yılına kadar 1.276.000 m³ dip çamuru taranmıştır. İZSU bürokratlarının Bakanlıktan bu gemilerin temin edilebileceğini bilmiyorum deme şansı yoktur. Bilmeyenin de yönetici olma şansı yoktur. Yapılan sadece bir kalem işte Büyükşehir Belediyesinin yaklaşık 1 Milyar lirası sokağa atılmıştır. Şehirde görev yapan bürokratları hiç kimse hatırlamaz ama İzmirli yediemin olarak seçtiği Belediye Başkanının iyisini de kötüsünü de asla unutmaz. Sayın Cemil Tugay seçimde ‘Dürüst Başkan’ sloganıyla aday olmuştu, hem adaylık sürecinde hem de Başkanlığı süresince ‘’çalmayacağım-çaldırmayacağım’’ sözünü pek çok defa dile getirmişti. İşte şimdi sözlerinin eyleme geçirilmesi için bir fırsat bulunmaktadır. İzmirlinin 1 milyar lirasının buhar olmasına kim ya da kimler neden olmuştur. İç denetim mekanizmasını çalıştırmaya sorumlular hakkında kasıt varsa savcılığa kasıt yoksa liyakatsız davranarak zarara sebep olanları görevden almaya kendisini davet ediyorum.

4-Bilal Bey Körfezin temizliği konusunda Bakanlığın hiçbir şey yapmadığı söyleniyor, bu konuda görüşünüz nedir? Sizce Büyükşehir Belediyesi adına İZSU körfez temizliği konusunda üstüne düşeni yapıyor mu?
Bu kesinlikle doğru değil. Her şeyden önce körfezin kirlenmesinin önlenmesi ilk yapılması gerekendir. Bununda için atık suyun arıtılması körfeze dökülen derelerin yarattığı kirliliğin önlenmesi gerekir. Atık suları temizlemek için inşa edilen ve yapımı 13 yıl süren Çiğli Arıtma tesisinin 4. Fazından, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünce numune alınmıştır. Alınan numune sonucunda ‘‘Atıksu arıtma tesisinden alıcı ortama verilen atıksuların Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliğinde belirtilen sınır değerleri sağlamaması’’ nedeni ile 13 Ağustos 2025 ceza kesilmiştir. Yani Arıtma tesisinin tam olarak görevini yerine getirmediği, arıtılan suyun halen denizi kirletmeye devam ettiği teyit edilmiştir. Dün olduğu gibi bugün de sözlere değil belgelere dayalı hamasetten uzak siyaset yapmaya devam edeceğiz.
İZSU’nun faaliyetleri 2560 sayılı kanun doğrultusunda yürütülmektedir. Bu kanunun görev ve yetki bölümünü okuduğumuzda körfez dip taraması ile ilgili bir görevi olmadığını okuyan herkes kolayca anlayacaktır. İZSU’nun körfez temizliğini İzmir Büyükşehir Belediyesi adına yürütmesinde bir sakınca yoktur. Ancak İZSU, İzmir Büyükşehir Belediyesine yazı yazarak İzmir Büyükşehir Belediyesi adına körfez temizliği için yaptığı çalışmalarda harcadığı milyonlarca lirayı ivedi olarak geri talep etmektedir. İzmir Büyükşehir Belediyesinin İZSU ’ya bu faaliyetleri yürütmesi için süresi ve harcama bütçesi belli olan bir yetki devrini içeren yani yasal dayanağı oluşturacak bir meclis kararı var mı sorusunun cevabı halen verilmiş değildir.
Son 25 yılda CHP yönetimindeki Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan tüm körfez temizleme çalışmalarında sınırlıda olsa elde edilen kazanımların bugün kaybedildiği, İzmir körfezinin yeniden kokmaya başladığı, balık ölümlerinin meydana geldiği, yıllardır olmayan su kesintilerinin başladığı bir dönemde;
İZSU ’da meydana gelen kaynak israflarını, 6 yıldır temel aşamasında bekleyen ve halen iptal edilmeyen İZSU hizmet binası yapımını, sokaklarda tamir edilmeyen binlerce su patlağını , sahip olduğu iş makinalarının aylarca süren tamir süreçleri nedeniyle piyasadan iş makinası kiralamasına sebep olunarak boşa harcanan kaynakları, yapılan imalat ihalelerinde verilen çok uzun süre uzatımları nedeniyle ortaya çıkan fiyat artışlarından kaybedilen kaynakları, Belediyelerin kredi bulmakta zorlandığı ortamda TEFWER Kredisinin LOT 1,2 ve 3 kapsamında İZSU ‘ya açılan 110 milyon Euro kredi limitinin 31 Mart 2025 tarihine kadar ihalelerinin tamamlanma şartını yerine getiremediği için sadece 66 milyon Euroluk kısmını kullanabilmiştir.
Geriye kalan 44 Milyon Euroluk kısmı kullanmak için girişimlerde bulunmaktadır. Belediye şirketlerinden fazlalık nedeniyle binlerce kişi işten çıkarılmaya çalışılırken üstelik bu insanların pek çoğunun ehliyeti bulunmasına rağmen İZSU tarafından milyonlarca liralık şoförlü araç kiralanmasını üzüntü ile izlemekteyiz.
Sadece İZSU’nun değil Belediye ve şirketlerinin pek çoğunun savrulan yönetim yapısı, kötü planlamaları, çalışmalardaki koordinasyon eksikliği, günümüzün gerisinde kalan vizyonu ile başarılı olamayacağını Meclis Grubumuz, Milletvekillerimiz ve İl Başkanlığı olarak çeşitli mecralarda defalarca dile getirdik.
Bundan sonraki süreçlerde de İzmir Halkının parasının korunması için hem Partimizin Meclis Grubu hem de İl Başkanlığı teşkilatı olarak konuyu hassasiyet ile takip edeceğimizden, adli ve idari anlamda gerekli girişimlerde bulunacağımızdan İzmirli hemşerilerimin en ufak şüphesi olmaması gerektiğini bir kez daha sizin vasıtanızla ifade ediyorum.

5- Bilal Bey geçtiğimiz dönemde Büyükşehir Belediyesinin Kooperatiflerle yapmaya çalıştığı Kentsel dönüşümde hem evlerini veren hem de Kooperatiflere üye olan 4000 binden fazla vatandaş mağdur oldu. Bu konu ile ilgili sorumlular hakkında yargılamalar sürüyor. Bu yargılamaların siyasi olduğu ile ilgili eleştiriler var. Yargılamaların tutuksuz olması gerektiği ifade ediliyor. Siz bu konuda ne diyorsunuz.
Bu konu tamamen siyaset dışıdır. Konu hakkında yüzlerce mağdurun müracaatı vardır. Ancak yargılama başlamadan önce, yapılan sözleşme devirlerinin yasalara aykırı olduğu, kooperatiflerin kurucuları ve uygulamaları konusunda uygunsuzlukları gerek biz gerek basın defalarca dile getirdi. Yargı süreci başladığı için bu konuda daha fazla konuşmayı uygun bulmuyorum. Ancak mağdurların pek çoğu CHP seçmeni, mağdur eden CHP’li Belediye, savcılığa şikayet eden mağdur CHP’liler; şimdi siyaset bunun neresinde, istenilen yargının gözünü kapatması mı? Beni en çok hayrete düşüren; Adliyede çıkan kararlar CHP’lilerin lehine olduğunda ‘‘Yargıya güvenmeleri’’, aleyhlerine karar çıkınca ‘‘Yargı siyasallaştı’’ demeleri. Bu nasıl bir çelişki anlamak mümkün değil. Bence CHP’li siyasetçiler geçmişten kalan alışkanlıkları ile sadece kendisinden yana olan yargı istiyorlar. Oysaki Yargı Türkiye tarihinde hiçbir zaman bu kadar şeffaf ve bağımsız olmadı.
6- Sayın Başkan Kamu idaresinde süreklilik esas olduğu için şimdi Büyükşehir Belediyesi Kentsel dönüşümde mağduriyeti önlemek için inşaatların yapımına başladı. Aidatlarının çoğunu ödeyen kooperatif üyeleri konut sahibi olamadığı gibi şimdi hepsinden Kooperatif yönetimleri maliyet artışları nedeniyle ilave ödeme istiyorlar. Bu konuyu siz olsaydınız nasıl çözerdiniz.
Tabiki kamuda süreklilik esastır. İzmir Büyükşehir Belediyesi olmasa bu insanların pek çoğu bu işe girmezdi. İnsanlar belediyeye güvendi 2000 kişi tapularını devretti ve evlerinin yıkılmasına izin verdi. Bir o kadar insanda konut edinmek için kooperatiflere üye oldu. Maalesef kooperatiflerin bir çoğu bilmeden yönetimleri ibraz ettiği için mağdur durumdalar. Belediyenin bu işi bitirmesi doğru yaklaşımdır. Bu işi ben olsaydım nasıl çözerdim sorusuna gelince; Ben mümkünse bu bölgelerde küçük bir imar artışına giderdim, ortaya çıkan fazla konutları yeni bir sözleşme ile kooperatiflere kullandırır ve ortaya çıkacak geliri mevcut üyelerin maliyetlerini azaltmak için kullanırdım. En önemlisi biz Belediye yönetiminde olsaydık bu yöntemle kentsel dönüşümü yapmayacağımız için bu sorunlar oluşmazdı. İnsanlar evlerine zamanında ve sorunsuz kavuşurdu.
Gündem ile ilgili daha geniş bir zamanda daha detaylı konuşmak üzere hepinizden müsaade istiyorum. Sağlıcakla kalın.
